Uygulamalarımız appstore googleplay

BAZI İNSANLAR BÜYÜMEZ, BÜYÜMEK ZORUNDA BIRAKILIR...

Yazının Giriş Tarihi: 16.07.2025 18:45
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.07.2025 16:29
Henüz oyuncağını paylaşmayı öğrenmeden, sorumluluk paylaşmayı öğrenmiş çocuklar vardır bu hayatta. Daha yaşıtları sokakta oyun oynarken, onlar annesinin yorgunluğunu, babasının öfkesini, evin geçim derdini fark eder. Çocuk olmaya vakti olmayanların hikâyesi kolay anlaşılmaz; çünkü onlar her zaman "güçlü" görünür. Bu insanlar yetişkin olduklarında da hayatla sürekli tetikte bir ilişki kurarlar. Her şeyin kontrolünü ellerinde tutmak isterler. Çünkü çocukken hayatlarının kontrolü onlara ait değildi ve bu belirsizlik içinde ayakta kalmak zorunda kaldılar. Şimdi hiçbir şeyin dağılmasına tahammülleri yok. Ufak bir düzensizlik, geçmişin travmatik yankılarını tetikleyebilir. “Ben hallederim.” Bu onların neredeyse refleks hâline gelen cevabıdır. Yardım istemek onlar için bir zayıflık göstergesi değil, lüks gibidir. Çünkü çocukken yardım istemek çoğu zaman karşılıksız kaldı. Güçlü olmak bir tercih değil, zorunluluktu. Şimdi ise kendilerini hep taşıyan, çözüm bulan, dayanak olan kişiler olarak konumlandırırlar. Ve belki en çok burada yıpranırlar. Bu insanlar dinlenmeyi bile hak etmediklerini düşünür bazen. Bir kahve içip soluklandıklarında içlerini kemiren o suçluluk hissi yok mu... Sanki hiçbir şey yapmazlarsa değerlerini yitirecekmiş gibi. Oysa değer, “yeterince işe yaramakla” ölçülmez. Ama onlar, çocuklukta öğrendikleri bu yanılsamayı yetişkinlikte de taşır dururlar. Duygularını anlatmakta zorlanırlar. Anlatmak isteseler bile “Anlamazlar ki” düşüncesi ağır basar. Çünkü geçmişte ne hissettiklerini anlatacak kimse yoktu. Şimdi de birinin içlerine gerçekten bakabileceğine inanmakta zorlanırlar. Kimi zaman şöyle düşünürler: “Benim duygularım önemli değil.” Bu, düşük öz-değerin değil; uzun süre ihtiyaçlarının ötelenmesinin sonucudur. Kendi isteklerine yabancılaşırlar, “önce başkaları” şiarıyla hareket ederler. Ve çoğu zaman bu, içten içe onları yorar. İroniktir ki başkalarına karşı son derece anlayışlı, nazik ve destekleyici olabilirler. Ama konu kendilerine gelince acımasızdırlar. Çünkü sevgiyi vermeyi erken öğrenmişlerdir ama almayı hiç öğrenememişlerdir. Kendilerini hep geri plana atarlar. Belki de bir gün “öncelikli” olma umuduyla… Küçük yaşta olgunlaşmak zorunda kalan insanlar, çocukluklarının yükünü sırtında taşıyan sessiz kahramanlardır. Onların hikâyesi yorgun ama onurludur. Belki eksik bir çocuklukları oldu ama fazlasıyla dolu bir insanlıkları vardır. Bu yazıyı okurken kendinizden parçalar bulduysanız... Bilin ki yalnız değilsiniz. Ve çocukluğunuzda size gösterilmeyen şefkati, artık kendinize verebilirsiniz. Çünkü geçmişi değiştiremeyiz ama kendimize davranış biçimimizi değiştirebiliriz. Ve en önemlisi: Çocukken güçlü olmanız gerekti, ama şimdi iyileşme hakkınız var.
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.