Hayat, içinde barındırdığı sayısız hikayeyle bir kitap gibidir. Her sayfasında farklı duygular, farklı yüzler, farklı anılar saklıdır. Ama bazen, okuduğumuz başka bir hikâyeye öylesine dalarız ki; kendi kitabımızdaki kapı aralık kalır. O kapıdan içeriye sadece biz adım atabiliriz. İçeride, kendi kırgınlıklarımız, umutlarımız ve tamamlanmamış düşlerimiz sessizce bekler.
İnsan bazen başka hikâyelere ağlarken, aslında kendi hikâyesine ağlar. Başkalarının acısı, bizim içimizde bir yerlerde yankılanır; çünkü her biri, yaşamın ortak duygularından beslenir: yalnızlık, kayıp, sevgi, özlem... Hepsi iç içe geçmiş, karmaşık ama bir o kadar da gerçek hislerdir.
Belki biz farkında değilizdir, ama başkalarının gözyaşlarında kendi yaralarımızı görürüz. Onların kelimelerinde, kendi suskunluğumuzun sesi gizlidir. Ve bazen, kendi hikayemizin o kapısını aralamak için başka birinin hikâyesine dokunmak gerekir.
Kapısı aralık kalan hikayemize adım atmak cesaret ister. Çünkü orada yüzleşmek istediğimiz gerçekler vardır; belki kabullenmekte zorlandığımız, belki de unuttuğumuzu sandığımız. Ama ne olursa olsun, o kapı aralandığında iyileşme de başlar.
Yaşam, bazen başkalarının gözlerinden bakmayı, onlarla birlikte ağlamayı ve böylece kendi hikayemizi biraz daha anlamayı gerektirir. Çünkü hepimiz, görünmez iplerle birbirimize bağlıyız; hikâyelerimiz birbirine dokunuyor.
Senin hikâyende hangi kapı aralık kaldı? Belki şimdi, o kapıya doğru küçük ama cesur bir adım atma zamanı.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Halime Önen
ARALIK KAPILARIN SESSİZ HİKAYESİ
Hayat, içinde barındırdığı sayısız hikayeyle bir kitap gibidir. Her sayfasında farklı duygular, farklı yüzler, farklı anılar saklıdır. Ama bazen, okuduğumuz başka bir hikâyeye öylesine dalarız ki; kendi kitabımızdaki kapı aralık kalır. O kapıdan içeriye sadece biz adım atabiliriz. İçeride, kendi kırgınlıklarımız, umutlarımız ve tamamlanmamış düşlerimiz sessizce bekler.
İnsan bazen başka hikâyelere ağlarken, aslında kendi hikâyesine ağlar. Başkalarının acısı, bizim içimizde bir yerlerde yankılanır; çünkü her biri, yaşamın ortak duygularından beslenir: yalnızlık, kayıp, sevgi, özlem... Hepsi iç içe geçmiş, karmaşık ama bir o kadar da gerçek hislerdir.
Belki biz farkında değilizdir, ama başkalarının gözyaşlarında kendi yaralarımızı görürüz. Onların kelimelerinde, kendi suskunluğumuzun sesi gizlidir. Ve bazen, kendi hikayemizin o kapısını aralamak için başka birinin hikâyesine dokunmak gerekir.
Kapısı aralık kalan hikayemize adım atmak cesaret ister. Çünkü orada yüzleşmek istediğimiz gerçekler vardır; belki kabullenmekte zorlandığımız, belki de unuttuğumuzu sandığımız. Ama ne olursa olsun, o kapı aralandığında iyileşme de başlar.
Yaşam, bazen başkalarının gözlerinden bakmayı, onlarla birlikte ağlamayı ve böylece kendi hikayemizi biraz daha anlamayı gerektirir. Çünkü hepimiz, görünmez iplerle birbirimize bağlıyız; hikâyelerimiz birbirine dokunuyor.
Senin hikâyende hangi kapı aralık kaldı? Belki şimdi, o kapıya doğru küçük ama cesur bir adım atma zamanı.