METİN MEMİŞ: "ORMAN MİLLETİN KALBİDİR, KORUMAK HEPİMİZİN NAMUS BORCUDUR."

DOSTÇA (Doğaya Saygı, Çevreye Arkadaş) Çankırı Dernek Başkanı Metin Memiş, yaptığı basın açıklaması ile ormanlarımızın insan hayatı için önemini bir kez daha vurguladı. "Yanan her ağaçla birlikte bir çocuğun geleceği, bir kuşun yuvası, bir ülkenin nefesi yok oluyor." sözleriyle de orman yangınlarının yol açtığı felaketi dile getiren Memiş, açıklamasına şöyle devam etti: "Büyük Türk Milletinin büyükleri, sevgili gençler… Bugün sadece ağaçlardan değil, bir hayat meselesi, ülke geleceğinden bahsedeceğiz… Bir ağaç yanınca ne olur biliyor musunuz? Sadece bir gövde değil… Bir kuşun yuvası, bir sincabın rızkı, bir çocuğun geleceği, akciğerlerimiz hep birlikte küle döner. Ve unutmayın… Bir kıvılcım bir ormanı, bir orman bir ülkeyi etkiler. Neden mi? Orman yangınları yalnızca yeşil dokumuzu yok etmekle kalmayıp, su varlığımızı ve ekosistem dengesini yok etmektedir. Su hayatımızın temelidir. Ormanlarımızı korumak suyumuzu ve geleceğimizi korumaktır Yangınlar, toprağın su tutma yeteneği kaybettiriyor. Bunun sonucunda yüzey akışı ve erozyonu artırıyor ani seller, yer altı suların beslenmesi azalıyor, yangın sonrası oluşan kül ve enkaz yağışlarla akarsu göl ve barajlarımıza taşınır, balıklara, içme suyu arıtma tesislerine zarar verir… Bu domino etkisi devam eder gider. Türkiye'miz, dünyanın en güzel ormanlarına sahip bir cennet vatan…Ama ne yazık ki, her yaz bu cennet, cehenneme dönebiliyor. İnsan ihmaliyle çıkan yangınlar, yabancı ve hain ellerin kasıtlı olarak sabotajları hep aynı zamanda başlatılan yangınlar, bilinçsizlikle atılan sigara izmaritleri, yasa dışı anız yakmalar… Sonra ne oluyor? Binlerce hektar alan yok oluyor… Kuruyan toprağa, ağlayan kuşlara, çaresizce kaçan ceylanlara tanık oluyoruz. Peki ne yapabiliriz? Bu büyük felaketi nasıl durdurabiliriz? Önleyici bilinç şart! Herkesin yangın konusunda eğitilmesi gerekiyor. Orman girişleri denetlenmeli, hatta yasaklanmalı,  yangın riskine karşı şeritler açılmalı. Tabii ki; teknoloji kullanılmalı. Uydular, dronlar, termal kameralar ve erken uyarı sistemleriyle anlık tespitler yapılmalı. Hızlı Müdahale için yangın helikopterleri, karadan ekipler ve köylü iş birliğiyle zamanında müdahale sağlanmalı. Peki ya suçlular? Caydırıcı ceza verilmedikçe yangınlar bitmez! Fatih’in “yaş kesenin başını keserim” hükmü onun gelecek nesillere karşı taşıdığı sorumluluğu çarpıcı bir şekilde ifade eder. Baş kesmek mümkün değilse, kasten orman yakanlar için müebbet hapis caydırıcı olmalı. Bilinçsiz davrananlara ise sadece para cezası değil, bütün mal varlığına el konmalı, ağır yaptırımlar uygulanmalı. Yanan ormanlar asla imara açılmamalı! Çünkü bu, hem adaleti hem de doğayı öldürmektir. Yanan her ağaçla birlikte bir çocuğun geleceği, bir kuşun yuvası, bir ülkenin nefesi yok oluyor. Bu sadece çevre değil, hayat meselesidir! Ve son olarak… Tüm ülkede kamu ve özel sektör ve vatandaşları kapsayacak şekilde ağaçlandırma seferberliği lafta kalmayacak şekilde başlatılmalı… Yanmış alanlara acilen erozyon kontrolü ve su koruma odaklı iyileştirme projeleri hayata geçirilmeli… Her yanan ağaç için en az 10 fidan dikelim. Her kaybedilen canlı için bir sorumluluk hissedelim. Her çocuk için bu toprakları daha yeşil bırakalım. Unutmayın: “Orman, milletin kalbidir; korumak hepimizin namus borcudur!”"