Küçükken bana da herkesin sorduğu o meşhur soru sorulurdu: “Sen büyüyünce ne olacaksın?”
Haber Giriş Tarihi: 05.09.2025 23:14
Haber Güncellenme Tarihi: 06.09.2025 09:17
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.olay18.com/
Cevaplarım, yaşadıklarıma göre sürekli değişirdi.
Mahallemizde sadece cumartesi günleri pazar kurulurdu.
Bir gün, minicik halimle “Pazarcı olacağım!” demişim.
Neden mi? Çünkü sadece bir gün çalışıyorlardı…
Küçük bir çocuğun tatlı tembelliği işte.
Sonra bir şehirler arası yolculuk yaptık. Yol uzadıkça, sanki ben de büyüyordum.
Camdan dışarı baktıkça, yol üzerindeki her tabelada içimde başka bir merak uyanıyordu.
O gün, “Kamyoncu olacağım.” demişim. Her yeri görebilmek için…
Ama gerçek dönüşümüm, kitapların ve kelimelerin dünyasıyla tanışınca başladı.
İlkokul yıllarında, diğer çocuklar çizgi film izlerken ben haber programlarını takip ederdim:
32. Gün, Arena, A Takımı, Teke Tek...
Hepsi benim gizli kahramanlarımdı.
Gazeteciler, köşe yazarları, o sert sorular, cesur yazılar…
Derken bir gün, “Ne olacaksın?” sorusunun bende artık net bir cevabı vardı:
Gazeteci.
Ama bazen, hayallerine en çok inanan sensindir…
Ve en çok karşı çıkan da en sevdiklerin.
Babam, “Olmaz!” dedi.
“Gazeteci mi? Kız başına? Git memur ol, bankada çalış. Masa başı işin olsun.”
Ben sustum.
Ama içimdeki ses hiç susmadı.
Aydın Doğan İletişim Meslek Lisesi’ni kazandım.
İzin verilmedi, kaydım yapılmadı.Yine de pes etmedim.
Üniversite yıllarında Doğan Medya’da staj yaptım.
Uzun yıllar hayalini kurduğum şirkette çalışma fırsatım oldu.
İş hayatımın en şanslı yıllarıydı.
Medya içinde yer aldıkça kalemim hiç susmadı. Yazdım…
Okuyanlar “Devam et, bırakma!” dedi.
Ben de yazmaya devam ettim.
Bugün birçok mecrada yazılarım yayınlanıyor.
Belki yıllarca “gazeteci” unvanı tabelamda yoktu,
ama yüreğimde hep vardı.
Ve bugün, yıllar sonra, o hayalim artık resmî bir kimliğe dönüştü:
Basın kartım geldi.
Bu bir başarı hikâyesi değil.
Bu, bir çocuğun içindeki sesi susturmamasının hikâyesi.
Ama mutluyum.
Çünkü sevdiğim işi yapıyor, hayalimi yaşıyorum.
Küçük bir kız çocuğuyken ilham aldığım o gazetecilere…
Beni cesaretlendiren güzel insanlara…
Yazılarımı okuyup “Bırakma” diyen herkese gönülden teşekkür ediyorum.
Ve küçük okurlara bir not:
Hayaliniz ne kadar uzak görünürse görünsün, onunla aranıza kimsenin “olmaz”ı girmesin.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
BÜYÜYÜNCE NE OLACAKSIN ?
Küçükken bana da herkesin sorduğu o meşhur soru sorulurdu: “Sen büyüyünce ne olacaksın?”
Cevaplarım, yaşadıklarıma göre sürekli değişirdi.
Mahallemizde sadece cumartesi günleri pazar kurulurdu.
Bir gün, minicik halimle “Pazarcı olacağım!” demişim.
Neden mi? Çünkü sadece bir gün çalışıyorlardı…
Küçük bir çocuğun tatlı tembelliği işte.
Sonra bir şehirler arası yolculuk yaptık. Yol uzadıkça, sanki ben de büyüyordum.
Camdan dışarı baktıkça, yol üzerindeki her tabelada içimde başka bir merak uyanıyordu.
O gün, “Kamyoncu olacağım.” demişim. Her yeri görebilmek için…
Ama gerçek dönüşümüm, kitapların ve kelimelerin dünyasıyla tanışınca başladı.
İlkokul yıllarında, diğer çocuklar çizgi film izlerken ben haber programlarını takip ederdim:
32. Gün, Arena, A Takımı, Teke Tek...
Hepsi benim gizli kahramanlarımdı.
Gazeteciler, köşe yazarları, o sert sorular, cesur yazılar…
Derken bir gün, “Ne olacaksın?” sorusunun bende artık net bir cevabı vardı:
Gazeteci.
Ama bazen, hayallerine en çok inanan sensindir…
Ve en çok karşı çıkan da en sevdiklerin.
Babam, “Olmaz!” dedi.
“Gazeteci mi? Kız başına? Git memur ol, bankada çalış. Masa başı işin olsun.”
Ben sustum.
Ama içimdeki ses hiç susmadı.
Aydın Doğan İletişim Meslek Lisesi’ni kazandım.
İzin verilmedi, kaydım yapılmadı.Yine de pes etmedim.
Üniversite yıllarında Doğan Medya’da staj yaptım.
Uzun yıllar hayalini kurduğum şirkette çalışma fırsatım oldu.
İş hayatımın en şanslı yıllarıydı.
Medya içinde yer aldıkça kalemim hiç susmadı. Yazdım…
Okuyanlar “Devam et, bırakma!” dedi.
Ben de yazmaya devam ettim.
Bugün birçok mecrada yazılarım yayınlanıyor.
Belki yıllarca “gazeteci” unvanı tabelamda yoktu,
ama yüreğimde hep vardı.
Ve bugün, yıllar sonra, o hayalim artık resmî bir kimliğe dönüştü:
Basın kartım geldi.
Bu bir başarı hikâyesi değil.
Bu, bir çocuğun içindeki sesi susturmamasının hikâyesi.
Ama mutluyum.
Çünkü sevdiğim işi yapıyor, hayalimi yaşıyorum.
Küçük bir kız çocuğuyken ilham aldığım o gazetecilere…
Beni cesaretlendiren güzel insanlara…
Yazılarımı okuyup “Bırakma” diyen herkese gönülden teşekkür ediyorum.
Ve küçük okurlara bir not:
Hayaliniz ne kadar uzak görünürse görünsün, onunla aranıza kimsenin “olmaz”ı girmesin.
En Çok Okunan Haberler