LİDERLİK HER ŞEYE YETİŞMEK DEĞİL NE ZAMAN HAYIR DİYECEĞİNİ BİLMEKTİR

Geçtiğimiz hafta uzun yıllardır yöneticilik yapan bir dostumla kahve içerken bana dönüp şöyle dedi:

“Her şeye koşturuyorum ama hiçbir şeye tam yetişemiyorum. Sürekli bir şeyleri kaçırıyormuşum gibi hissediyorum. Gerçekten iyi bir lider miyim, bazen emin olamıyorum.”

Bu cümle tanıdık geldi. Çünkü modern iş dünyasında, özellikle yönetici pozisyonundaki insanlar arasında yaygın bir yanılgı var: Liderlik, herkesin her talebine koşmak, her işe yetişmek, her sorunu çözmek sanılıyor. Oysa gerçek liderlik, sınır koyabilme cesaretidir. Ne zaman, neye “hayır” diyeceğini bilmek, belki de en kritik liderlik becerilerindendir.

Evet demek kolaydır. İnsanları memnun eder, geçici bir rahatlama sağlar. Ama uzun vadede odağımızı, enerjimizi ve yönümüzü dağıtır. Her “evet”, görünmeyen bir “hayır”ı da beraberinde getirir. Çünkü zaman ve dikkat sınırlıdır. Her şeye yetişmeye çalışmak, sonunda hiçbir şeye tam anlamıyla yetişememekle sonuçlanır.

“Hayır” demek zor olabilir. Özellikle lider konumundaysanız, bu daha da zorlayıcıdır. Çünkü sizden beklenti büyüktür: Krizleri çözmeniz, ekipteki herkesin yanında olmanız, sürekli üretmeniz, karar vermeniz… Ama liderlik tüm bunları tek başına üstlenmek değildir. Tam aksine, ekibe alan açmak, onların da gelişmesini sağlamak, gereksiz yükleri taşımamak ve odağı korumakla ilgilidir.

Unutmayalım, liderlik sadece yapılacaklar listesine ne ekleneceğini bilmek değil, o listeye neyin eklenmeyeceğine karar verebilmektir. Bazen en stratejik hamle, bir projeye “hayır” demek olabilir. Bazen bir toplantıya katılmamak, bir tartışmaya girmemek, bir fırsatı bilinçli olarak geri çevirmek gerekir. Çünkü “hayır” demek, sadece bir reddediş değil; aynı zamanda bir yön tayinidir.

İyi liderler, sadece verdikleri sözlerle değil, tutmadıkları sözlerle de tanınırlar. Çünkü onlar bilir ki, her adım bir tercih, her tercih bir yönelimdir. Ve bu yönelim; netlik, tutarlılık ve sadelik gerektirir.

Günün sonunda liderlik, görünür olmak kadar görünmez kalabilmeyi, konuşmak kadar susabilmeyi, “evet” demek kadar “hayır” diyebilmeyi gerektirir.

Ve belki de en çok, tüm bunların ne zaman ve ne için yapılacağını bilmeyi.

Halime Önen   /     AVRUPAPRESS