SOKAKLARIN MAHALLELERİN HİKAYESİNİ HEP BERABER YAZALIM DİYE…

Çankırı Kültürünü Yaşatma Derneği, büyüklerimizin çocukluğunun gençliğinin geçtiği, mahallemizdeki her evin bizim ev olduğu, çeyizlerin örüldüğü, kapı önleri ve avlularda yapılan yemek, ekmek, etlik, salça kokularını hissedildiği ve harika komşulukların yaşandığı o muhteşem günleri hatırlatmak için eski Çankırı sokaklarında düzenlediği gezi serisinin ikincisini 19 Mayıs Cuma günü gerçekleştirdi.

Tüm katılımcıların, Dernek Başkanı Serpil Özkan ve Dernek Yönetimi’nin öncülüğünde Buğday Pazarı Medresesi (Hazımiyye, Çivitcioğlu) önünde toplanmasıyla başlayan programda eski Çankırı’nın eskimeyen sokakları, hanları, hamamları, çeşmeleri, türbeleri, camileri buraları iyi bilen iyi tanıyan dernek üyelerinin esprili anlatımları eşliğinde tek tek gezildi dolaşıldı. Programın sonuna doğru günün asıl sahibi olan gençlerimize o günlerde bu sokaklarda oynanan oyunlar uygulamalı anlatıldı ve geleceğimiz gençlerimizle birlikte oyunlar oynandı.

Bu harika gezi programını Dernek Başkanı Serpil Özkan, öyle bir anlattı ki bizi adeta o günlere götürdü. Gezi programını, “Sokakların, mahallelerin hikayesini hep beraber yazalım diye başlattığımız sokak gezimiz tarihi Buğday Pazarı Medresesi önünden başladı.” sözleriyle anlatmaya başlayan Özkan şöyle devam etti:

“Mahallenin en eski sakini Fikriye Abla’nın önderliğinde mahalle gezisine başladık. Şanlı’ların Fikriye Abla hem yüreğinin hem evinin kapısını açtı bizlere. Evlerinin avlusunun eskiden han olduğunu hayvanların bağlandığını, 60’lı yılların sonuna kadar da bunun devam ettiğini anlattı. Avlularda yapılan düğünler, sünnetler, şenlikler, avluda yıkanan çamaşırlardan bahsederken bütün avlulu evlerin yaşanmışlıkları da hatırlanılmış oldu.

Evlerde kimlerin yaşadığından bahsederken köşedeki harap olmuş Hazımıye Çeşmesi gönülleri incitti. Alacamescit Camii’ne doğru ilerlerken İrfan Hoşafcıoğlu bey de bize katıldı. Bakkal Cemal’i andık, Gazeteci Mustafa Turcan’ın evinin önünden geçerek dar sokaklarda ilerledik. Tarihi kapılar, oymalı balkonlar önünde durup işçiliklerine hayran kaldık, bunları yapanları ve buralarda yaşayanları andık. Çimpe sokakta çift dibeği aradık maalesef birini gördük ama birini bulamadık.

Ara sokaklara girdik. Akkız Çalısı’na çıktık. Akkız’ın hikayesini ve oradaki Yuh Baba türbesini gençlerimize, çocuklarına anlattık. Velidede Türbesi’ni de ziyaret ettik.

Ters çevrilmiş bir dibek görürken yol kenarındaki yaşlı teyzemiz Anadolu’nun saf ev sahipliğinde bizlere güzel dualar ederek moral depoladık.

Kapalı olan çamaşırhaneyi açtırdık böyle bir eserin atıl olması üzdü bizi.

Boş bir alan bulunca daha önceden hazırladığımız kiremitlerimizle çocuklarımıza Dalye oyununu öğrettik. Anneleri ve çocukları ile oyunları oynattık.

Bilmedikleri mahalleleri, sokakları, oranın kültürünü ve en sonunda bir çocuk oyunu öğreterek nesilden nesile aktarma amacımıza ulaşan sokak gezimizi Buğday Pazarı Medresesi’nde bitirdik. Oranın da hikayesini dinleyen hemşerilerimizle dinlenme molası verildi.
Gezimize teveccüh gösteren tüm hemşehrilerimize şahsım ve yönetim kurulundaki arkadaşlarım adına çok teşekkür ediyorum.”