Kapalı
  • EURO
  • DOLAR

SAVUNMADA BAĞIMSIZLIK MÜCADELESİNİN İLK NEFERİ ASELSAN

1974 Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonra uygulanan silah ambargosu, ülkemizde savunma sistemlerinin temininde ve askeri haberleşme ihtiyaçlarının karşılanmasında bağımsızlığın önemini gündeme getirmiştir. Harekat sonrasında halkımızın bağışları ile Kara, Deniz ve Hava Kuvvetlerini Güçlendirme Vakıfları kurulmuştur. Bunu takiben Kara Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı öncülüğünde 14 Kasım 1975 tarihinde ASELSAN kurulmuştur. Türk Savunma Sanayi için bir milat niteliği taşıyan […]
Genel - 7 Ağustos 2023 13:44 A A

1974 Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonra uygulanan silah ambargosu, ülkemizde savunma sistemlerinin temininde ve askeri haberleşme ihtiyaçlarının karşılanmasında bağımsızlığın önemini gündeme getirmiştir. Harekat sonrasında halkımızın bağışları ile Kara, Deniz ve Hava Kuvvetlerini Güçlendirme Vakıfları kurulmuştur. Bunu takiben Kara Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı öncülüğünde 14 Kasım 1975 tarihinde ASELSAN kurulmuştur.

Türk Savunma Sanayi için bir milat niteliği taşıyan ASELSAN’ın kurulma kararı, bir daha benzer sıkıntıların yaşanmaması için alınan en somut önlemlerden olmuştur. 1975’ten günümüze kadar devletimizin desteği ve Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı’nın çabaları ile gelişen savunma sanayi firmalarımız önemli başarılarla kendini ispatlamış ve ülkemiz geleceğe korkusuzca bakar duruma gelmiştir.

ASELSAN, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin dışa bağımlılığını ortadan kaldırmak ve haberleşme cihazlarına olan ihtiyacını karşılamak amacıyla yola çıkan, ulusal teknolojik bağımsızlık mücadelesinin ilk neferleri olma fırsatını yakalayan, ülkenin refahını ve bekasını düşünen bir
avuç fedakar insanın neler yapabileceğinin bir kanıtıdır. Halkımızın dişinden tırnağından artırdıkları sayesinde başlayan bu yolculuk bugün 10.000 çalışan, ekosistemiyle beraber 40.000 kişinin paydaşı olduğu dev bir endüstri haline dönüşmüştür. Silahlı Kuvvetlerimizi Güçlendirme Vakıflarını, gönülden destekleyen hayırsever vatandaşlarımızdan sırtına giyecek bir ceketi, ayağına giyecek doğru dürüst bir ayakkabısı olmayan, fakat aylarca çalışarak biriktirdiği önemli bir parayı fakir haline acıyarak almakta tereddüt eden Vakıf memurları ile adeta kavga ederek zorla bağışlayan “simitçi” Türk gencine, başlarını sokabilecekleri tek evlerini bağışlamakta ısrar eden emekli öğretmenlerimize, gözlerini bu dünyaya kapamadan bütün tarlalarını bağışlayan yaşlı Türk köylüsüne ve aynı milli hislerle Vakıflarımızı destekleyen tüm hayırsever yurttaşlarımıza ASELSAN’ın öyküsünü anlatmak, onlara verdikleri paralarla neler yaptığımızı ve neler yapacağımızı anlatarak hesap vermek borcumuzdur.

ÇAVUŞ OKUNDAN  ŞAHİ TOPUNA

Orta Asya’dan başlayıp 1000 yıldır Anadolu topraklarında yaşamış ve yaşayan Türk Milleti ayrılmaz bir bütündür. Zaman, koşullar, komşular ve bunun gibi birçok değişken olsa bile “Milli” çözümler ile her daim fark yaratılmış, üstünlük sağlanmıştır. Mevcut durumda kullanılan sistemler ve düşünce tarzları, tarih boyunca milli bakış açısı ile alınmış, geliştirilmiş ve çağ açıp kapatan noktalara erişmiştir.

Askeri Sistem

İlk “Savaş”’ın Habil ve Kabil ile başladığı varsayımıyla bakıldığında insanlık ile savaşın yaşıt olduğu değerlendirilebilir. Tarihin en başından beri insanoğlunun hayatında olan savaş birçok farklı formda yaşanmıştır ve yaşanmaya devam etmektedir. Klanlar, boylar, devletler arasında “Savaş” kavramını ele alarak yenilik katan, askeri düzeni “millileştirerek” sistem haline getiren atamız Asya Hun İmparatoru Mete Han’dır. Mete Han tarafından Milattan Önce 209 yılında geliştirilen sistemde 10.000 atlıdan oluşan en büyük birlik “Tümen” olarak adlandırılmış, tümenler binlere, binler yüzlere, yüzler onlara ayrılmış, her birinin başına Tümenbaşı, Binbaşı, Yüzbaşı ve Onbaşı rütbelerine sahip birer komutan görevlendirilmiş ve yukarıdan aşağıya doğru emir-komuta zinciri içerisinde birbirine bağlanmıştır. Bu sistem sayesinde ordu daha
sistematik ve düzenli hareket ederek birçok savaşta üstünlük sağlamıştır.

Mete Han ile tarih sahnesine çıkan bu teşkilatlanma modeli günümüze kadar uzanan yelpaze içerisinde hüküm süren diğer Türk devletleri ile süregelmiş, özellikle Göktürkler, Uygurlar, Selçuklular ve Osmanlılar döneminde Türk Ordusu dünyanın sayılı ordularından birisi olmuştur.
Türk Kara Kuvvetleri’nin kuruluş tarihi olarak, Büyük Hun İmparatoru Mete Han’ın tahta çıkış ve sistemin hayata geçiş tarihi olan M.Ö. 209 yılı esas alınmıştır.

Devam edecek…

Genel - 13:44 A A
BENZER HABERLER