GAZİ BAŞKAN YÜKSEL TEKE: "ASKERÎ HASTANELERİMİZİ BİZE GERİ VERİN"
GAZİ BAŞKAN YÜKSEL TEKE: "ASKERÎ HASTANELERİMİZİ BİZE GERİ VERİN"
Haber Giriş Tarihi: 28.12.2024 19:01
Haber Güncellenme Tarihi: 29.12.2024 06:26
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.olay18.com/
15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen darbe girişiminin ardından 26 ilde bulunan 32 Askeri Hastane kapatılarak Sağlık Bakanlığı’na devredildi. Bu hastanelerde Tabip Subay olarak görev yapan personelin bir kısmı da sivil hastanelere yönlendirildi. Bununla birlikte Tabip Subay yetiştirilme uygulamasına da son verildi. Bu kararların ardından da Askeri Birliklerde ortaya çıkan Doktor açığı Milli Savunma Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı arasında yapılan protokol ile Sağlık Bakanlığı’nca görevlendirilen sivil doktorlar aracılığıyla karşılanmaya çalışıldı. Diğer yandan daha önce ilk müdahalenin ardından Askeri Hastanelere sevk edilen yaralı askerler artık en yakın Devlet Hastanelerine gönderilmeye başlandı.
Alınan bu kararlar gerek muvazzaf gerekse emekli Askeri Personel ile Gaziler ve Şehit yakınları tarafından tepkiyle karşılandı. Birçok il ve ilçede kararın mağdurları tarafından tepki eylemleri ve basın açıklamaları yapıldı. Hatta bazı Hastane çalışanlarının yaralı askerlerimizi bile bile ölüme mahkum ettiği sosyal medya paylaşımlarındaki görüntüler, infiale neden oldu. Ancak Hükümet ve Bakanlık yetkilileri geri adım atmayınca Askeri Hastaneler açılmadı.
Türkiye Harp Malülü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Çankırı Şube Başkanı Yüksel Teke, bu mağduriyetleri dile getiren bir basın açıklaması yaptı. Gazi Başkan Teke, açıklamasında Askeri Hastanelerin kapatılmasıyla yaşadıkları mağduriyeti dile getirdiği açıklamasında "Hastanelerimizi Geri Verin" dedi. Muvazzaf ve emekli Askeri Personel ile Gaziler ve Şehit yakınlarının karar sonrasında yaşadıkları mağduriyetleri vurgulayan Gazi Başkan Teke, bazı art niyetli sağlık çalışanlarının yaralı askerlerin fotoğraflarıyla yaptıkları olumsuz paylaşımların altını çizerek Askeri Hastanelerin bir an önce yeniden hizmete girmesi gerektiğini vurguladı.
Gazi Başkan Teke, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
"Askeri Hastaneler, 15 Temmuz 2016 hain darbe girişiminden sonra Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatıldı. Ve o gün bu gündür de kapalı. Emekli olmuş Askerler ve bizler tekrar açılsın derken işin diger tarafındaki yetkililer Sağlık hizmetlerimiz yeterli, tekrar açılmasına gerek yok diyorlar...
14 Şubat 1993 tarihinde Diyarbakır ili Kulp ilçesinde, timimle çıkmış oldugum bir gece pusu görevinde, donma tehlikesi geçirerek ağır felç olmuş, sırası ile Diyarbakır Asker hastanesi oradan da Ankara Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde (GATA) hayata tutunmuş bir Askerim...
Evvela, şunun bilinmesini isterim!
Bizlerin bu konudaki talebi, sesimizin yükselmesi kesinlikle SİYASİ bir konu değildir...
Burada binlerce on binlerce yaralanmış olan Vazife Malülü, Ordu Vazife Malülü, halen tedavileri devam eden Gaziler adına ve yine şu an üniforma içerisinde olan Asker silah arkadaşlarım, Komutanlarım adına ve Aziz Şehitlerimizin aileleri adına ses yükseltmek ve sesimizi duyurmaktır amacımız...
Bizler yaşayan, hem eski hem de yeni uygulamaları gören Gaziler olarak öncelikle mağdur edildiğimiz düşüncesindeyiz. Ve şu an bu mağduriyeti fazlasıyla yaşıyoruz.
Bazı yetkililer Askeri Hastanelerin tekrar açılmasına gerek yok, S-1 ve S-2 seviyesinde ilk müdahale için yeterli hastanelerimiz var dese de
bizler bunu kesinlikle kabul etmiyoruz. Ayrıca iyi doktor kötü doktor polemiğine de girmek istemiyoruz. Böyle bir şey kesinlikle zinhar söyleyemeyiz. Her Doktorumuz her Tıp okuyan kişi kendi branşında kendi alanında Uzmandır.
Ancak bizim yaralanmalarımız normal bir trafik kazası sonucunda kesi, uzuv kaybı veya Ampüte olmuş gibi bir yara değildir. Arazide giderken EYP patlamış, uzaktan kumandalı bir mayın patlamış, bir Askerimizin uzvu parçalanarak kopmuş, yanarak kopmuş. Şimdi o cerrahi ile trafik kazasındaki bir uzuv kaybı cerrahisi çok farklı. Bizler bunu yaşayarak gördük. Yanıyor, parçalanıyor, kopuyor. GATA'da Harp Cerrahisi Anabilim dalı vardı. Bir de insanız beşeriz hepimizin duyguları var. Normal bir vatandaş trafik kazası geçirir, depremde göçükte kalır, sel felaketine kapılır, yangın geçirir ciddi bir travma yaşar. Ama bizim travmalarımız farklı. Asker kişiler olduğumuz için çatışma ortamında kaldık, KUCAĞIMIZDA silah arkadaşımızı Şehit verdik, Gazi olduk, sayısız çatışmalara girip kendimiz yaralandık.
Bunlara bağlı olarak yaşadığımız travmalar sonrası bizlere "Stres unsuru" tanısı konuldu. Bizzat bende iki yıla yakın eski GATA'da tedavi gördüm. Oradaki doktorlar hocalarımız bizleri anlayan hatta ve hatta bizlerle terörle mücadele eden hekimlerdi. Bizlerle 15-20 km. yürüyen sırtlarında 25-30 kilo çanta taşıyan insanlardı. Bizimle birlikte çatışmaya girdiler, teröriste kurşun sıktılar, yaralanan askere sürünerek yaklaşıp ilk müdahalesi yapıp tahliyesini gerçekleştirdiler...
1991-92 Kulp - Lice Dağlarında bizimle birlikte Tabur Tabipi olarak gezen Teğmenler Üsteğmenler vardı. Sonra ben onları GATA'da, Mevki Asker Hastanesi'nde Yarbay Albay olarak gördüm. Dolaysıyla bu insanlar bizleri anlayabiliyor. Benim tedavimde bana yaklaşımından ve iyileşmemde çok farklı etkisi oluyor...
Şimdi gidiyoruz sivil hastaneye, amma Devlet, amma Üniversite, amma Araştırma Hastanesi. Bizler yardım ve destek almak zorundayız.
Doktor diyor ki! "Abi ben senin anlattıklarından bir şey anlamıyorum, sen çok farklı seyler konuşuyorsun." diyor. Sonra biz duygulu bir şekilde anlatmaya başlayınca bizimle birlikte ağlamaya başlıyor. Bu sefer bizler doktoru teselli etmeye başlıyoruz. Gazilerin yaşadıkları çok farklı. Şehidimiz son bakışı, son kelimesi, tahliyemiz ve o ortamda yaşadıklarımız. Teşhise bağlı olarak başlayacak tedavi, hangi dozda ilaç verileceği, GATA'nın kayıtlarında mevcut olup, Harp Psikiyatri bölümünde vardı.
Ara ara doktorlarımız bizlere; sizin tedavinizden elde etmiş olduğumuz veriler var diyorlardı. Nedir bunlar?
Amerika'da Vietnam sendromlu askerlere uygulanan teknolojiyi biz sizlere getirdik. Ancak bizde olupta Amerikan askerlerinden olmayan bir şey vardı. Oda maneviyat, ŞEHİTLİK GAZİLİK kavramı. Bizler komutanlarımıza doktorlarımıza beni iyileştir silah arkadaşlarımın yanına tekrar gidecem, çatışmaya göreve devam edecem, şu an yaralandım ama Şehit olmaya da hazırım deriz. İşte bu ruh bu duygu Vietnam sendromlu Amerikan askerlerinde yoktu. Bu durum sadece Türk askerine has Milli bir ruh.
Tabi bu 15 Temmuz sonrası Askeri hastaneler kapanınca tüm kayıtlar silindi emekler de boşa gitti. Şimdiki sistemde randevu alıp sıraya giriyoruz. Sıra bize gelince oradan bir vatandaş "Sen kimsin, sıra bende." diyor. "Abi abla ben Gaziyim, önceliğim var." deyince, "Bekle sıranı ben de vatandaşım." diyor. Belki kâğıt üzerinde önceliğimiz var ama biz bunları yaşıyoruz. Öbür taraftan Gaziler Rehabilitasyon Merkezi'nde Ortez ve Protez kullanan arkadaşlarımızın tamamı sıkıntılı. SUT yani Sağlık Uygulama Tebliği'ne göre bizim Ortez ve Protezlerimiz karşılanıyordu. Bilkent'te bir kısım sivil medikalciler arasında yanlış uygulamalar yapılınca Devletimiz de bu yanlışlara karşı bir önlem aldı. Ortez ve Protez kullanacak tüm Gazilerimizi Bilkent'e mahkûm etti. Hal böyle olunca birikme oldu. 20-25 günde ancak ayak bacak ölçüleri alınıp, iki aya varan işlemler sürüyor.
Sürekli bir Şehir efsanesi olarak dilden dile kulaktan kulağa dolaşmakta
Özellikle çatışma bölğelerine yakın hastanelerde bazı art niyetli sağlık çalışanlarının olduğu ve yaralı askerlerin tedavi süreçlerinde onlara zarar verdikleri söyleniyor!
Maalesef bu durum Şehir efsanesi değil gerçek bizler bunları yaşayan kişiler olarak yaralanan silah arkadaşlarımızdan bizzat dinliyoruz. Yaralıya ilk müdahale yapılıp çatışma bölgesinden alındıktan sonra o bölgeye en yakın Devlet, Şehir veya Üniversite hastanesine sevki yapılır. Kimseyi suçlamadan yaşanmış bir olayıda anlatmak istiyorum.
İşi bilenler yanlış anlamasınlar ama çok kritik bir ilaç 1 mg bile verilse nabzı yükseltecek, ama aynı ilaç 2 mg veriliyor. Tabi sonuç ölüm, Adli Tıp'ta otopside çıktı bu gerçek. Güneydoğuda art niyetli terör yandaşı sağlık çalışanları, hizmetlisinden hemşiresine doktoruna kadar yaşandı. Sosyal medyada kendi sayfalarında çok özür dillerim bir tanesini daha eşek cennetine yolladık diye paylaşımda bulundular.
Afyonkarahisar'ın bu durumda bir Gazisi bir Şehidi var
2015 yılında yaralanan Asker o bölgedeki bir hastanede tedavisi başlıyor. Gazimize yönelik bir çok olumsuzluk yaşadıktan sonra, Allah razı olsun Vatan Millet sevdalısı bir Doktorumuz benim ve güvenlik görevlisinin haricinde bu odaya kimse girmeyecek talimatı ile Gazimiz sağ selamet taburcu oluyor...
Diğeri Şehit...
Hakkari'de bir çatışma çıkıyor. Şehidimiz Üsteğmen ve yaralıların içinde durumu en hafif olan. Akciğerinde şarapnel parçası var, öksürmemesi gerekiyor. Yaranın büyümemesi için Şehidimiz bir iki saat uyutulup tekrar uyandırılıyor. Bu şekilde narkoz verilerek tedavi amaçlanıyor. Ancak Üsteğmenimiz bilinçli olarak 9 saat uyutuluyor. Tabi fazla uyutulmaya bağlı olarak beyinde ödem oluşuyor ve 13 günlük yaşam mücadelesini kaybederek Şehit oluyor. Maalesef bu kişi en hafif yaralı. Terörle mücadele eden ve yaralanan Asker ve Polislerin güvenliği yok. En savunmasız halimizde bizler büyük risk altındayız...
İsviçre'de bile terör yok iken Asker Hastanesi var
Bizde içeride ve dışarıda yüzlerce tehdit ve düşman varken Asker Hastanesi yok. Sn. Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere tüm Devlet büyüklerimizden ricamız, en azından Ankara'da GATA ve İnşaası halkımızın bağışları ile yapılan Bilkent Rahabilitasyon Merkezi'nin tekrar açılmasıdır..."
https://youtu.be/tHTxqWaI1l0
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
GAZİ BAŞKAN YÜKSEL TEKE: "ASKERÎ HASTANELERİMİZİ BİZE GERİ VERİN"
En Çok Okunan Haberler