
Türkiye Kamu Çalışanları Kalkınma ve Dayanışma Vakfı (TÜRKAV) Çankırı İl Başkanlığı, Stalin döneminde 14 Kasım 1944 gecesi anavatanlarından koparılarak sürgün edilen Ahıska Türkleri’ni Çankırı Kabristanı’nda düzenlenen programla andı. Etkinlik, TÜRKAV Çankırı İl Başkanı İsa Bölükbaşı’nın konuşmasıyla başladı. Ardından İmraniye Camii İmam Hatibi Satılmış Akyol tarafından Kur’an-ı Kerim tilaveti yapıldı. Sürgünde hayatını kaybeden Ahıska Türkleri ile yakın zamanda yaşanan ve 21 askerimizin şehit olduğu uçak kazasında hayatını kaybeden kahraman Mehmetçikler için dualar edildi.
Programda TÜRKAV Çankırı İl Başkanı İsa Bölükbaşı da bir anma konuşması yaptı.
"Konuşmama başlamadan önce geçen günlerde Azerbaycan’dan ülkemize dönüş yolunda Gürcistan-Azerbaycan sınırında düşen C130 askerî kargo uçağında şehit olan kahraman askerlerimize Cenabı Allah'tan rahmet, yakınlarına ve Büyük Türk milletine başsağlığı diliyorum. Ruhları şad mekânları cennet olsun inşallah.
Tarihi bir zulmün yıldönümünde, Ahıska Türklerinin sürgün edilişinin 81.yılında tarihe kara bir leke olarak geçen büyük sürgünün, soykırımın yıl dönümünde, İlimizde bulunan Ahıska Türklerinin defnedildiği mezarlıkta bir araya gelmiş bulunuyoruz.
Ahıska, Ardahan’ın hemen bitişiğinde, 1921 yılında Moskova ve Kars anlaşmaları gereği Sovyetler Birliği’ne bırakılan ve Sovyetlerden Gürcistan’a bırakılan bir bölgedir. Ahıskalılar, Posof, Ardahan, Artvin, Kars ve Erzurum ile aynı dili konuşup, aynı kültürü yaşamaktadır. Ahıska Türkleri, dil, kültür ve inançlarına bağlı, çalışkan bir toplumdur.
Stalin, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'ne bağlı Gürcistan'ın Türkiye sınırında bulunan Ahıska'daki Türkleri 20 Eylül 1944'te ülkesinin başka bölgelerine yerleştirmeyi öngören bir kararname imzaladı. Sovyetler Birliği Halk Komiseri Lavrentiy Beriya, 14-15 Kasım'da, 20 bin silahlı güçle Stalin'in emrini yerine getirmek için Ahıska'ya operasyon başlattı.
Ahıska Türkleri Sovyet döneminde ad değiştirme başta olmak üzere birçok etnik baskıya maruz kalmış, 1944 yılında ise etnik temizlik amaçlı olarak vatanlarından sürgün edilmiştir. Sürgün sırasında 17-55 yaş arası yaklaşık 40 bin Ahıskalı 2. Dünya Savaşında Sovyetler Birliği ordusunda Nazi Almanyasına karşı savaşırken geride kalan kadınlar ve yaşlılar da demir yolu inşaatında çalıştırıldı. Ancak bu hattın kendilerini sürgüne gönderecek bir ölüm yolu olduğundan haberleri yoktu.
Yağışlı ve soğuk bir günde 200’den fazla köy ve kasabada yaşayan binlerce insan, Ahıska Türkleri, tren vagonlarının bekletildiği noktalara askeri kamyonlarla taşındı ve üç gün istasyonlarda aç ve susuz bekletildikten sonra vagonlara bindirildi. Yük ve hayvan taşınan derme çatma vagonlara bindirilen ailelerin, bir bohça eşya dışında yanlarına hiçbir şey almalarına izin verilmedi. Bazı aileler evlerine geri dönecek umuduyla yanına hiç eşya almazken, bazıları da sadece un ve mısır aldı.
Sürgün işlemi çok gaddarcaydı sürgün edilenler yaşlılar, kadınlar ve çocuklardı. Vagonlara üst üste bindirilen, sayıları 86 bini bulan Türk, Ahıska'dan Orta Asya'nın çeşitli bölgelerine sürgün edildi. Ahıskalıların zorunlu yolculuğu 30 gün sürdü. Böylece, Ahıska'da sürgüne gönderilen soydaşlarımızın geride bıraktığı evler, kıymetli eşyalar, kış için hazırlanan yiyecekler ve küçük ile büyükbaş hayvanlar kaldı. Ahıskalı soydaşlarımız geri yurtlarına dönmeyi beklerken maalesef buralara Gürcüler ve Ermeniler yerleştirilmişti.
Derme çatma vagonlarda, mevsimin en soğuk ve karlı döneminde gerçekleştirilen sürgünde, yaklaşık 17 bin Ahıskalı açlık, soğuk ve hastalık nedeniyle hayatını kaybetti. Hayatta kalan Ahıskalıların 40 bini, bugünkü Kazakistan'a, 16 bini Kırgızistan'a ve 30 bini de Özbekistan'a sürgüne gönderildi. Sürgünün, açlığın, zorluğun ve hasretin acısını çeken Ahıskalılara yönelik zulüm getirildikleri Orta Asya'da da devam etti.
Sovyet yönetimi, oluşturduğu çalışma kamplarında kadın, yaşlı, çocuk ayrımı yapmadan Ahıskalıları en ağır işlerde çalıştırdı, eziyete maruz bıraktı. Ahıska Türklerinin şehirlere yerleşmelerine yasak getirildi. Bulundukları yerlerden izin almadan ayrılmamaları için kural konuldu. Bu kuralı ihlal eden Ahıskalılar, yakınlarıyla birlikte Sibirya'ya 25 yıllık sürgüne gönderilerek cezalandırıldı.
Stalin yönetimi, sürgünün gerekçesini tüm erkekleri Ruslarla cephede olan Ahıskalı Türklerin, 2. Dünya Savaşı'nda Nazilerle iş birliği yapması olarak gösterdi. Fakat Sovyetlerin dağılmasıyla bu iddianın doğru olmadığı ve gerçek amacın başka olduğu ortaya çıktı. Stalin, Sovyetlerin Türkiye üzerinde yapmayı düşündüğü bir saldırıda stratejik önemi olan bu bölgeyi Türk unsurundan temizlemek ve sınırlarını güvenceye almak maksadıyla 2. Dünya Savaşı'nda Rus ordusunda savaşmalarına rağmen tıpkı diğer tüm Türk topluluklarına yaptığı gibi Ahıska Türkleri için de sürgün kararı almıştır.
Üzerinden 81 yıl geçti. Acı hala hafızalarda ve yüreklerde taze. 600 bine yakın Ahıskalı Türk, dünyanın çeşitli yerlerinde vatanlarına hasret olarak yaşıyor.14 Kasım günü vatanlarından sürülen Ahıska Türkleri, sürgündeyken çektikleri eziyetler ile yaşadıkları zor ve acı günleri hafızalarından silemiyor.
Ahıska Türkleri yaşadıkları zulmü Türk oldukları ve Türk sınırını bekledikleri için yaşamış, Türk olmanın bedelini ödemişlerdir. Ahıska Türkleri bulundukları ülkelerde sorun çıkarmadan yaşamlarını sürdürmekteler fakat kalpleri hala Türkiye için çarpmaktadır. Türk milletinin bu insanlara sahip çıkma borcu ve görevi vardır. Dünyadaki mazlumların, Müslümanların üzerindeki baskıların, zulümlerin bitmesinin yolu Türkiye’nin, Türk Milletinin güçlü olmasından geçmektedir, buda Gaspıralı İsmail’in dediği gibi “Dilde birlik, işte birlik ve fikirde birlik sağlanırsa, dünyadaki Türk ve Müslüman milletler bir araya gelmiş olur. Ne zaman Türk Devleti güçlü olmuş o zaman Müslümanlar üzerinden, mazlum milletler üzerinden baskı ve zulüm kalkmıştır.
Sürgünlere ve soykırımlara rağmen var olma iradesini gösteren, ölüm kalım mücadelesi verip kendilerinden sonraki nesillere bu mücadeleyi miras bırakan soydaşlarımıza sağlıklı ve uzun ömürler dilerken hayatlarını kaybedenleri rahmet, minnet ve şükranla anıyorum. Ruhları şad, mekânları cennet olsun.
Burada sözlerime son verirken İmraniye Cami imamı Satılmış Akyol Hocamı dua yapmak üzere kürsüye davet ediyorum.
Ne Mutlu Türküm diyene."
Programın sonunda katılımcılara gül suyu ve lokum ikram edilirken, kabristanda bulunan Ahıska Türklerinin mezarları ziyaret edilerek ruhlarına Fatiha okundu. Duygu dolu anlara sahne olan program, katılımcıların yoğun ilgisiyle gerçekleşti.