Haber Giriş Tarihi: 01.12.2023 08:06
Haber Güncellenme Tarihi: 01.12.2023 08:06
Gönül coğrafyamız çok geniş, özümüz merhamet ve iyilik, yolumuz her daim hak yolu. Gönül coğrafyamızı Anadolu insanımızın gönül coğrafyasıyla tanıştıralım diye, oralardaki bilinen fakat bu tarafların bilmediklerini araştıralım bildirelim diye yine yollara revan olduk. Sözlerim derindir, sadece sırra vakıf olanlar anlar.
İzmir Çankırılılar Dernek Başkan Yardımcısı kıymetli Atilla Karaaslan abimin “Çankırı'ya gittiğinde bu isimleri ara seninle ilgilenecekler” diyerek vermiş olduğu isim listesiyle, yine tek başına yine yalnız kurt olarak vira bismillah niyet hayır, akıbet hayır ola diyerek İzmir'den yola çıktım. İstikamet yaranlar diyarı Çankırı. Yaklaşık sekiz saat süren otobüs yolculuğundan sonra Ankara'ya geldim. Ankara otogarından hiç vakit kaybetmeden Çankırı'ya geçerek saat 11.00 civarında Çankırı'ya indim. Atilla beyin listede sıralama yapmasına göre ilk sıradaki isim “Olay 18 Haber Sitesi” sahibi kıymetli Sedat Öztürk beyefendiyi aradım. Kendisinin haberi olmadığını şuan fabrikada olduğunu, söyleyince bende şok oldum. Sedat beyin bir yerde çalıştığını bilmiyordum. Kesinlikle bilseydim arayıp rahatsız etmezdim. Buna rağmen Sedat bey yarım saate kadar geleceğini söyleyerek “sen çarşıda oyalan orda buluşuruz” dedi. Çankırı otogarında merkeze doğru giderken büyükçene yeni yapılmış Ahmet Yesevi camisinin karşısındaki kahvehaneye girdim çay söyledim kendime. Listeyi çıkardım sıralama numarasına göre tek tek aradım. Aradıklarım kimi yoğun olduğunu, kimi hastanede işi olduğunu kimi de misafiri geldiğini söyleyerek durumların arz ettiler. Kahvede ikinci çayımı yudumlarken, (Bizler kalp ehliyiz, kırgın yürekleri de, sevdayla coşup taşanları da biliriz. Hızır hep en sonda görünürmüş insana ya.)
Sağolsunlar Sedat bey hızır gibi gelerek bizlerle ilgilendiler. Kendisinden önce kalacak yerimi halletmemizi rica ettim, önce Polis misafirhanesi, sonra Öğretmen evinde yer olmadığını öğrenince Emir Karatekin Üniversitesi konuk evini arayarak rezervasyon yaptırıp öyle yer bulduk. Kendisine rica ettim beni oraya götürebilir misin diye sağolsunlar kırmadılar konuk evine kadar eşlik ederek bizlerle ilgilendiler. Buradan “Olay 18 haber sitesi” sahibi kıymetli Sedat Öztürk beyefendiye çok teşekkür ederim. Konuk evini ücretini kendim ödeyerek yol yorgunu olarak yaklaşık bir saat istirahate çekildim. Saat 15.00 civarlarında yine listemde olan, “Mutlaka oraya gittiğinde Sefer ustadan Çankırı'nın meşhur sarımsaklı et yemeğini ye.” dedikleri Sefer ustanın dükkanını bulmak için yürüye yürüye çarşıya indim. Orada bir kişiye sordum hemen tarif etti “Ben orada hiç yemek yemedim ama namı büyüktür kesinlikle git.” diyen o güzel Çankırılı vatandaşa “Buyur abim bana eşlik etmiş olursun beraber gidelim o lezzeti tadalım misafirim ol.” diye ısrarla diretsem de teşekkür ederek işinin olduğunu söyledi. Ben yavaş yavaş o yokuşlu yolu yürüye yürüye çıkarak başka kimseye sorma ihtiyacı olmadan Sefer ustanın dükkanını buldum. Selam vererek içeri girdim hoş bir karşılamayla misafir ettiler. “Menüde ne var?” diye sorduğumda onlar da “Siz sarımsaklı et yemeğimizden yediniz mi” diye sordular. Hayır dedim. Tamamen yağsız Dana kuşbaşı etinden sarımsaklı et yemeğini tavsiye ettiler. Tamam olur dedim yanına pilav, kuru fasulye, cacık, salata getirdiler. Kuru fasulye ve salata ikram dediler. Samimi söylüyorum riyasız yemek muhteşemdi. Zaten dükkanın tüm duvarları siyasetçilerin, ünlü sanatçıların orada yemek yerken çekildikleri resimleriyle doluydu. Ayrıca Sarımsaklı et yemeği Çankırı'nın patentli yemeği imiş. Yemekten sonra ücretini öderken, Sefer usta çalışanlarına çok teşekkür ettim. Kesinlikle Çankırı'da o lezzeti tadın derim.
Dükkandan çıktım hava daha da soğudu, Çankırı'da mübarek yerlere gidemeyeceğimden araba ayarlayamadığımızdan dolayı yarına dönüş planları yapmaya başlamıştım. Hemen yan tarafında Kanuni Sultan Süleyman Ulu Camiinde dış şadırvanında o buz gibi suyla abdestimi alarak, ikindi namazını kıldım. Caminin içi muhteşem Osmanlı mimarisinin o güzel örnekleriyle 1558 yılında Çankırı'ya yapılmış. Camiden çıktıktan sonra sallana sallana çarşıyı gezdim yavaş yavaş konuk evine doğru giderken Çankırı Araştırmaları Merkezi müzesini gördüm. Saat de 16.20 civarıydı güvenliğe sordum 17.00 a kadar açık dedi. Müzeyi oradaki görevli bayanın rehberliği eşliğinde gezdim. Tarihi arşiv belgeleri bol olan bir müze. Tam müze kapısından dışarı çıkarken Atilla başkanım aradı, "Çankırı gazozcusunu aradın mı kendisiyle görüştün mü?" dedi. Ben de telefonda “Abi Gazozcuyu niye arayayım adamın işi gücü vardır meşgul etmeyelim insanları dedim. Atilla abi ısrarla gazozcu Aybars beyi aramamı isterken yetkili bayan da telefon konuşmamı duyunca yardımcı olma babında, Aybars bey çok iyi bir insan mutlaka bence arayın demesiyle peki arayayım dedim. Aybars beyi telefonla aradım o kadar samimi davrandı ki bulunduğum yeri tarif ettim beş dakika içinde geldi. Belediye ye ait kafede buluştuk. Samimi bir şekilde, önce buyrun bir akşam yemeği yiyelim dedi. teşekkür ettim kendisine daha yeni Sefer ustanın dükkanından geldiğimi ilettim. Aybars bey, “Peki abi nasıl yardımcı olabilirim size?” dedi. Durumu izah ettim Hacı Murad-ı Veli, Emir Karatekin türbelerine gitmek istediğimi fakat oraya gidecek vasıta olmadığını anlattım. Beni yarın oralara götürebilir misin nasıl yaparız dedim. Bendeki de bir umut işte bekleyen yorulsa da beklenen nice sarp yokuşlar aşarak vuslata ermeye çabalar aslında. Muhabbetimiz daha da derunileşerek çaylarımızı yudumladık. Vadiler aşarken kayıp dibe düşenlere el vermek gerekir, öylesine bakıp beklemek herkesi tüketir. Aybars bey birkaç yeri telefonla aradıktan sonra, aramaları olumsuzlukla sonuçlanmasına rağmen “Ben sizin işinizi yarın halledeceğim inşallah benden sabah telefon bekleyin.” dedi. Hay hay dedim. Orada öğrendim ki kendisi daha önce Çankırı İli Ülkü Ocakları hem de Alperen Ocakları eski il başkanıymış. En son seçimlerde BBP'den milletvekili adayı olmuş. Ben bunları bilmediğim için hayretle dinledim kendisini. Benim rahatsızlık vermemek için işinden geri kalmasın diye gazozcu diye aramadığım işadamı Aybars bey meğer tam bir Alperen, tam bir Bozkurtmuş. Deruni sohbetimizden sonra kendisinden müsade isteyerek 48 saattir uyumadığımı konuk evine giderek istirahat edeceğimi söyledim. Sağolsun kendisi konuk evine kadar beni araçla bıraktı. (Onca güzelliği görüp kör olan hüsran yaşarmış. Ruhun anahtarı iyiliği besleyip, sevgiyle gen kalmakmış.) Konuk evinde derin bir uykuya çekildim. Sabah kahvaltımı yaptıktan sonra valizimi alarak yavaş yavaş belediyenin işlettiği cafe ye doğru ilerlerken, saat 10.00 civarında Serdar isimli bey telefonla beni arayarak Aybars beyin görevlendirdiğini bana yardımcı olacağını iletti. bende belediyenin cafesinde buluşacağımızı söyleyerek teyitleştik. Araç ile gelen Serdar beyle tanıştıktan sonra önce Taş Mescid'e oradan Emir Karatekin'e oradan da Hacı Murad-ı Veli Hazretlerinin türbesine giderek turu tamamladık.
Aybars beyin yanına uğradık hem teşekkür edeyim hem de vedalaşmak için vaktiniz var mı dedi. Vaktim var dedikten sonra bir iki yer daha var mutlaka görmelisiniz diyerek önce RADYO VE İLETİŞİM MÜZESİNE götürdü. Oradaki hanımefendi çok güzel anlattı orada öğrendim ki Zeki Müren Çankırı'da askerlik yapmış. Vizontele filmi aslında Radyo ve İletişim müzesini kuran Çankırılı Ferit Akalın beyin orjinal hikayesiymiş. Bu bilgileri yerinde öğrenmek güzel oluyor. Aybars bey belediyenin işlettiği Çankırı ev yemekleri köşküne götürdü. Mükemmel onarılmış tarihi köşk içerisi de iyi dizayn edilmiş iki katlı harika müessese. Çankırı yöresel yemeklerinden ve hepsi de patentli olan Tutmaç Çorba ve Küpecik Peynirli Muska ardından da Kızılcık Şerbeti ve Hameyli Tatlısı, Yumurta Tatlısını da yiyerek karnımızı doyurmuş olduk. Hepsi de birbirinden güzel tatlardı. En son Türk kahve ikramından sonra orada çalışanlara teşekkür ederek oradan ayrıldık. Aybars bey araçla beni Kasım Bey Medresesi'ne götürdü yeni tadilattan çıkmış olan medresenin içinde İmaret Cami'nin bahçesinde gömülü Fatih Sultan Mehmet Han'ın halası Sultan Hatun ve eşi Candaroğulları'ndan İstanbul'un fethinde bizati bulunmuş olan Kasım beyin kabirlerinde fatihalarımızı okuduk. Fatih Sultan Mehmet Han'ın halası Sultan hatunun kabrinin de Çankırı'da olduğunu ilk defa görmüş duymuş oldum. Hava buz gibiydi oradan YARAN KÜLTÜR EVİNE geçtik. (Temiz yüreklerin sevdası her daim çetin sınamalardan geçermiş, soğuk kış ayazlarında donmak üzereyken kurtuluşa ulaşan.)
Nazım Ege isimli kardeşim o kadar güzel anlattı ki Yâran kültürünü komple videoya çektim. Oradan da Aybars başkanın tadilatta olan Gazozcu dükkanına uğradık Artık vakit tamamdı veda vakti gelmişti kendisine beni otogara bırakır mısın ricasında bulundum. Sağolsun Aybars başkanım kırmadı otogara kadar eşlik etti. Orada kendisiyle vedalaştık. Hareket etmek üzere olan Güven turizm otobüsüne koşarak yetiştim. İstikamet Ankara'ydı. Şunu açıkça ifade etmeliyim Çankırı'da gönül dostluğu yapan cani gönülden davranan, son derece mütevazi adam gibi adam Aybars ve Serdar beylere tekrar tekrar teşekkür ederim. (Ben, sen, o değil mesele, biz, siz, onlar olup yürüyoruz her koşulda. Rabbini an, insanları sev, aşkının peşinden koş. Ama kibir yapma.) Her ne kadar sarp yokuşları soluk soluğa çıksam da davanın hedefine hep varmalıyım diyerek kendimi motive ediyorum. E aşıklar aşkıyla sınanırmış bizim aşkımız vatan, bayrak millet ve Anadolu aşkıdır. Çankırı insanımızın o sımsıcak yakınlıklarını gördüm. Oradaki yitirilmemiş kültürü şiveyi gördüm. Aman dedim sizler özünde kültürünüzle, yemeklerinizle, kıyafetlerinizle, Çankırılı duruşunuzla çok güzelsiniz bunları sakın ha yitirmeyin. Vatan ve bayrağını Anadolumuzda yaşatan Yaran kültürünün kalbi olan Çankırılılara, sizleri tanıdığıma sizlerle hasbihal yaptığıma çok memnunum. Rabbim sizlerin evlatlarınızın torunlarınızın da sizlerin yolundan gitmeyi nasip etsin. Başta Çankırılılar dernek başkan yardımcısı Atilla Karaaslan olmak üzere Aybars Şentürk ve Serdar beye velhasıl, tüm Çankırılı insanımıza gönül dolusu selamlar saygılar yolluyorum. (Gel desende, kal desende tek başına olmaz biz olmakla aşılır sarp yokuşlar.)(İki gittik, dört geldik, Kimimiz mutlu Kimimiz hüzünlü ayrıldık. Bir başlangıçtı bu, Kimimiz yarınlara yol aldı, Kimimiz benlik çukuruna hapsolduk.)
Murat GÜLŞAN
Gazeteci - Yazar
https://youtu.be/8q-aPh0kyJs https://youtu.be/fI0OWxLm6Cw