Haber Giriş Tarihi: 17.05.2024 16:57
Haber Güncellenme Tarihi: 17.05.2024 16:57

Aile ve Engelli Haftası dolayısıyla ilimizde “Ailemiz İstikbalimiz” yürüyüşü düzenlendi. Vali Fırat Taşolar ve eşi Didem Taşolar, Vali Yardımcısı Recep Yüksel, İl Emniyet Müdürü Yılmaz Delen, İl Jandarma Alay Komutanı Albay Yusuf Mutlu Genç, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Abdulhaluk Longa, İl Kültür ve Turizm Müdürü Muharrem Ovacıklı ve STK temsilcilerinin katıldığı yürüyüş, Fuar Yolu Migros önünden başlayıp Atatürk Kültür Merkezi'nde son buldu.
Yürüyüşün ardından Atatürk Kültür Merkezi'nde
Engelsiz Düşler isimli program gerçekleştirildi. Saygı duruşu ve İstiklâl Marşımızın ardından Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Abdulhaluk Longa programın açılış konuşmasını yaptı. Konuşmanın ardından engelli bireylerden oluşan ekipler sahne aldı. Birbirinden güzel figürleri halk oyunları eşliğinde sergileyen ekipler, tiyatro gösterileri ile de izleyicilerin gönlünde taht kurdu. Gösterilerin ardından toplumda engellilere yönelik farkındalık oluşturmak amacıyla video ve slayt gösterileri yapıldı. Programın sonunda Vali Fırat Taşolar'ın talimatıyla Çankırı’da kamuda görevli personel için düzenlenen “Engelli Bireylere Yönelik Tutum ve Davranışlar Eğitimi” katılımcılarına Katılım Belgeleri Vali Taşolar ve protokol tarafından takdim edildi.
Programda, Memur-Sen Engelliler Komisyonu Başkanı Ahmet Dönmez de bir konuşma yaptı. Dönmez, konuşmasında
engellilere vurulan etiketlerden duyduğu haklı rahatsızlığı, "
Engelliler Haftası'nda engelli biri olarak öncelikle tüm etiketlerimden sıyrılarak hakikaten Çankırılı Kör Ahmet olarak konuşmak istiyorum." sözleriyle dile getirdi.
Ahmet Dönmez, programa damgasını vuran konuşmasında şu ifadeleri kullandı: "Vasıflarımın tamamından daha büyük engel bu etiket. Hepimizin birbirine vurduğu etiketler bizi biz olmaktan çıkarıyor ve farklı konuşmalar, farklı amaçlar, farklı yerlere gidiyor. Sadece erişilebilirlik anlamında fiziki erişilebilirlik, interaktif ortam, dijital medya körler için erişilebilirlik. İşitme engellilerle işaret dili erişilebilirlik. Bunların hepsi bir şekilde aşılır. Aslında en erişilebilir olmayan şey iletişim. Bizim etiketlere sıkışıp kör, topal, çolak, sakat, engelli, özürlü. Aslında bizlere ne diyeceğinizi nasıl diyeceğinizi de şaşırıyorsunuz. Şimdi engelli nedir desem sözlükte anlamımız bambaşka. Sakat desek başka, özürlü desek başka, çünkü her birimize özürlü özürlü diye diye özürlü kavramını kirlettik. Sakat diye diye sakat kavramını kirlettik. Dezavantajlı, özel gereksinimli vesair her kirlettiğimizde bir kelime bulmaya çalıştık.
Şimdi kapı kilitlense hepimiz burada engelliyiz. Demek ki bizim karşılığımız engelli değil. Benim tam karşılığım kör. Ama bunu kör desem mi demesem mi, ayıp olur mu olmaz mı noktasında hepiniz iletişime geçerken endişe duyuyorsunuz. Bunun hepsinin sebebi iletişime geçmemek, konuşmamak, birlikte vakit geçirmemek, toplumdan engelliyi soyutlamak.
Biz körüyle, topalıyla, akıllısıyla, delisiyle bir bütünüz. Birlikte yürümemiz birlikte olmamız lazım. Kaldırımlardaki rampalar adı engelli rampası sorarsanız ama bebek arabası da geçiyor. Niye bebek arabası rampası demiyoruz da engelli rampası diyoruz. Bebek arabası geçiyor. Scooter, bisiklet, market arabası rampası niye demiyoruz? Niye engellilere ihale ediyoruz? Çünkü vicdanımızı rahatlatıyoruz. Biz sizlerin vicdanını rahatlatacağı kişiler de değiliz. Sadaka vereceğiniz kişiler hiç değiliz. Biz gerçek manada, gerçek anlamda bir bireyiz. Evet kör olabiliriz ama bir bireyiz.
Anayasanın onuncu maddesinde tüm vatandaşlar eşittir der. Eğer Devlet memuruysak onuncu maddeye göre hareket etmemiz lazım. Yani kendi eksiklerinizi engellilik üzerinde tamamlamaya çalışmayın. Engelliler için hiçbir şey yapmanıza gerek yok. Herkes bulunduğu yerin görevini tam yaptığında Devlet aslında üzerine düşeni yapıyor. Evde bakım ücretini devlet veriyor, engelli aracını devlet veriyor ama kimlerin kullandığı muamma. Biz her devleti suçladığımızda aslında sıkıntının toplumun bireylerinde olduğunu göreceğiz. Kamuda çalışan kaç engelli çalışan var? Bence salonda kimse bilmiyor. Türkiye'de kaç engelli olduğunu da çok bilen olduğunu düşünmüyorum. Türkiye'de 14 milyona yakın engelli var, Çankırı'da 6 bine yakın. Kamuda çalışan 75 bin (657'ye tabi) engelli var. Aslında hepsi bir birey hepsi toplumun içerisinde. Sizin görebildiğiniz kadar, sizin onlara dokunduğunuz kadar onlar toplumda var. Ben 10-16 Mayıs Engeliler Haftası'nda hiçbir konuşmak istemezdim. Çünkü hepsi bana bir yıl boyunca çektiğim sıkıntıları anlatıyordu. Ama gerçekten ben burada huzurlarınızda Sayın Valimize teşekkür etmek istiyorum. Geldiği günden bugüne engelli rampalarının yapılmasında, asansörünün yapılmasında, engellilerin galoş atölyesinin açılmasında, iletişim noktasında birçok manada bir dokunuşla ve sizin duyarlılığınızla hakikaten ben bu kürsüye hem sizlere hem Çankırı’da 10-16 Mayıs gelmeden engellilere yönelik bir şeylerin yapılmasına teşekkür etmek için bu sahneye çıktım. Engellilerin sorunları saymakla bitmez. Müslüman bir ülkede yaşıyoruz, % 99'umuz müslüman. Peygamber efendimizin hayatını muhtemelen herkes okumuştur. Peygamber efendimiz zamanında yaşamış 143 tane sahabe var. 54 tanesi kör, 50'ye yakını savaşlarda ortopedik engelli olmuş, 6 tanesi zihinsel engelli. Peygamber efendimizin tek bir özelliği onlara yaklaşımında hepsini toplumun içinde tutmak olmuş. Belki ben hatırlamıyorum, ben 41 yaşındayım. İlk defa geçen Cuma duyma engelli arkadaşlar Çankırı’da Cuma hutbesi dinledi. Ve ilk defa dinin önündeki engel kalktı. Ben bundan ötürü de Sayın Valimize teşekkür etmek istiyorum. Çünkü Cumaya gelen işitme engelliler hutbeyi anlamıyorlardı. Belki bizde bilmiyoruz işitme engellilerle nasıl diyaloga geçileceğini ama her ne olursak olalım, bizler bir bireyiz. İnsani olarak, İslami olarak ve devlet memuru olarak. Devlet engelliye ne yapılmasını istiyorsa devletin temsilcileri olarak biz de onları isteyelim. İletişim kurduğumuzda her engelin ben ortadan kalkacağına inanıyorum."